Faaliyet dışında hangi hizmeti alıyorsunuz?

A -
A +

Feridun Ağabey merhaba... Güzel ülkemin güzel insanları, 30 yıllık esnaf olarak ticaretle uğraşan birisi olarak çok merak ettiğim bir husus var ve ben bu hususu Feridun Ağabey aracılığı ile sizlerle paylaşmak ve merakımı gidermek istiyorum...

 

Hepimizin bildiği gibi evlerimizde duruma göre iki-üç oda vardır. Kimisi çocuk odası kimisi misafir odası kimisi yemek odası kimisi yatak odası vesaire... Bunları hepimiz biliyoruz... Benim merak ettiğim husus Türkiye Cumhuriyeti'ndeki odalar. Yani oda dediysem bizim evlerimizdeki odalar gibi değil tabii ki... Ticaret Odası, Esnaf Sanatkârlar Odası, Kasaplar Odası, ne bileyim Lokantacılar Odası vb... Bu odalar saymakla bitmez...

 

Bir işe başlıyorsunuz, ticaret yapacaksınız mecburen bir odaya kayıt olmanız isteniyor sizden. İşte yıllık aidatı, kâğıt parası, mürekkep parası vb. bunlar alınıyor. O oda sizi himayesi altına alıyor. Sözde sizin hakkınızı savunacak. Peki kayıt olduğum Oda bana karşılığında hangi hizmeti veriyor? Veya ticaret yapan bütün insanlara sormak isterim, odalardan hangi hizmetleri alıyorsunuz faaliyet belgesi dışında? Dedik ya ticaret yapıyoruz, misal ben lokantacıyım restoranım var. Mesela yıllarca süren ve gününde hizmete açılması geciken metro inşaatından dolayı mağdur edildim. Dile kolay tam altı yıl mağdur oldum. Benim yanımda Odam yoktu. Bırakın olmayı, muhatap bile bulamadım...

 

Dün aidat ödedim benim kayıtlı olduğum Odama... Yaklaşık 10 bin lira. Yani aylık ortalama 800-900 liraya geliyor. Baktığınızda çok bir para değil belki ama bu paranın karşılığında Odam bana faaliyet belgesi dışında hangi hizmeti sunuyor? Veya herhangi bir Oda? Bunları gerçekten merak ediyorum.

 

Bu Odalar niye var? Niçin var? Ülkemizde enflasyon almış başını gidiyor. Gıda fiyatları her gün değişiyor, yetişemiyoruz. İşte restoranlar boykot ediliyor, mesela Lokantacılar Federasyonu Başkanı çıkıyor diyor ki: “İşte devlet bize yetki vermiyor. Bize yetki verse biz düzenleme yaparız...” vs. vs... Bugün küçük bir işletme lokantacı dijital platformda yiyecek içecek siparişi verilen bir sürü firma var. Biz bunlar kanalıyla müşteriye ürün göndermek zorunda kalıyoruz. Çünkü o yelpazeye girmez isek ayakta kalmamız mümkün olmuyor. Ama bu firmalar bizi lütfen kabul ederken hiçbir şey yapmadan bizlerden %10'lardan başlayıp %40'lara kadar çıkan komisyon alıyorlar. Ben sattığım üründen %15 kâr ettiğim zaman mutlu oluyorum ama bu firmalar hiçbir şey yapmadan %40'lara varan bir oranı bizden alıyorlar. Bu açmazımızı ve çaresizliğimizi defalarca odalara yazdık, netice hiçbir şey çıkmadı. Hatta muhatap yok...

 

Fiyat etiketlerinin fiyat listelerinin boşa çıktığı, sadece vicdanların konuştuğu son zamanlarda insanlar haklı olarak isyan ediyorlar. Normal fiyatlarda ticaret yapan esnafla fahiş fiyatlarda ticaret yapan esnaf aynı kefeye konuluyor. Dışarıda bir kafeye gidip bir kahve içtiğiniz zaman 80 liradan başlıyor 200 liraya kadar çıkabiliyor. Bir fincan kahve ya da işte Yenibosna'da 270 liraya yediğiniz bir kebap ne bileyim Beşiktaş'ta Kadıköy'de 400 lira 450 lira olabiliyor ve bu da ister istemez insanların esnafa tepki göstermesine sebep oluyor...

 

Ben bir lokantacı olarak bugüne kadar ne bir Oda ne de bir yetkili tanıyabildim! Maalesef Odamıza bir derdimiz olduğunda veya merak ettiğimiz bir konuyu sormak için telefon açtığımız zaman birkaç defa resmen azarlandım. Hâlbuki benim aidatlarımla ayakta duran bir yer değil mi? Onlarca insan çalışıyor ve bunların hiçbir tanesi asgari ücret maaşı falan da almıyorlar ama sahip çıkmaları gereken bizleri tepeden bakarak küçümsüyorlar ve hakaret derecesine varan davranışlarda bulunuyorlar, maalesef ama maalesef işin gerçeği bu...

 

Şimdi ben devlet büyüklerime ve Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan bütün insanlara ve de ticaretle uğraşan bütün kardeşlerime soruyorum. Bağlı bulunduğumuz Odalar bu ülkede ne iş yapar? Bizim haklarımızı savunması gereken Odalar neden çalışanlarına edep üslup adap öğretmezler. Neden bu değerli Oda Başkanları bizlerin problemlerimizi çözme konusunda yanımızda olmazlar? Bunları gerçekten merak ediyorum şahsım olarak...

 

Herkese hayırlı günler hayırlı kazançlar bereketli işler diliyorum. Saygılarımla...

 

     Murat Başaran

 

 

 

 

 

Bir çizik de sen at!

 

 

 

Birkaç gün önce "bu ineği kim sağacak?" deyip altını doldurmamıştık. Yeni dönemde herkesin umutla beklediği eğitim müfredatı eğer su sorulara cevap vermiyor ise bir anlamı olacak mı? Tarım ve hayvancılıkta örneğin ineği kim sağacak? Tarlayı kim sürecek? Hasadı kim yapacak? Harcı kim yoğuracak? Duvarı kim örtecek? Demiri kim bağlayacak? Kaynağı kim yapacak? Musluğu kim değişecek? Çöpleri kim toplayacak? Ağacı kim yontacak? Hamuru kim pişirecek? vs. vs...

 

Geldiğimiz noktada hemen her anne baba, çocuğu doğar doğmaz okuyup ileride doktor, mühendis, avukat mimar vb. olsun gözüyle bakıyor çocuğuna. Eğitim sistemi bilgi öğretmeye değil rakip elemeye odaklı âdeta... Öğrencilere liseden itibaren bilgi vermek değil aralarından eleyerek elenmeyenlere üniversite kapısı aralamak; üniversiteye kadar elenmemek üzere çabalayan milyonları da üniversite kapısında “elendin” diyerek doğasına bırakmak üzere kurulu bir eğitimde herkes üniversiteli olmaya yöneliyor yönlendiriliyor...

 

Bu elenenler bir tarafa üniversiteyi bitirenlerin de büyük çoğunluğu mesleğe başlayamayınca bunalım başlıyor. Kendi kendine soruyor gençler? Eğer sonunda tezgâhtar olacak isem niye bunca sene okudum? Haklı değil mi bu çocuk? Öte yandan 12 sene İngilizce dersi okutup sonunda "ay lav yu"dan başka bir şey konuşamıyorsa ne gereği var böyle dersin...

 

Bırakın artık çok bilmişlik ayaklarını öğrencinin ilgisine bilgisine merakına ve kapasitesine göre eğitim verin. Eğitim alabilecek olanları gerçekten eğitime yönlendirin onlar eğitimli kuşağımız olsun. Meraklı olanları merak ettikleri mesleklere yönlendirin onlar sevdikleri mesleklere odaklansın. Sanayinin, tarımın, ticaretin ihtiyaçlarına göre eleman yetiştirin. Eğitim sistemi dediysek yaz boz tahtası gibi her gelen bir çizik atıp gitmesin arkadaş...

 

     Mehmet Yoldaş

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.